
BESLENMENİN KANSER OLUŞUMUNA ETKİSİ
Kanserin oluşumu çok değişik nedenlere bağlıdır. Farklı
kaynaklara göre diyetle ilgisi %10-70 arasında
olup, %30 oranı kabul edilmektedir. Tüketilen
besinlerin kalite ve miktarlarının yeni oluşan
hücre için önemi büyüktür. Organizmanın temel
taşı olan hücrede oluşacak herhangi bir bozukluk
zamanla etkinliğini arttırarak dokulara,
organlara ve tüm organizmaya yayılacaktır.
Beslenme örüntüsü kanserin oluşumuna etken
olduğu gibi kanser de kişinin beslenme durumunu
etkilemektedir. Besin alımı ve kullanımı
güçleşmektedir. Çeşitli tedavi yöntemleri de
beslenmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Cerrahi
ve radyolojik yöntemlerin, uygulandıkları
bölgeye göre yan etkileri görülmektedir.
Kemoterapinin ise, en olumsuz etkisinin ilacın
cinsine göre bazı besin öğeleri ile reaksiyon
yapmasıdır.
Genel olarak beslenmenin kanser oluşumuna etkisini aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.
a- Diyet posasının etkisi: Posa, alınan besinin
sindirim sisteminde enzimler tarafından
sindirilmeyen ancak organizma için yararlı olan
kısmıdır. Diyet posasının yetersizliği veya
yokluğu özellikle kolon kanser riskini
arttırmaktadır.
b- Kullanılan katkı maddeleri nin etkisi:
Doğrudan dolayı günlük diyetimizle aldığımız
katkı maddelerinin %90’ını şeker, tuz, baharat,
kabartma tozları ve çeşitli tatlandırıcılar
oluşturmaktadır. Diyetle alınan E ve C
vitaminleri bu maddelerin oluşturabileceği karsinojenleri %30-60 oranında azaltmaktadır.
Bunların dışında diğer katkı maddeleri, glutamat
ve bazı renk vericilerdir. Bunların kanser ile
ilgisi henüz kanıtlanmamıştır.
c- Küf ve toksinlerin etkisi: Nemli ve sıcak
bölgelerde karaciğer tümör sıklığının yüksek
olması dikkati çekmiş, yapılan araştırmalarda
buralarda çok miktarda tahıl tüketildiği ve
tahıllarda bazı küflerin ürediği saptanmıştır.
Bu küflerden biri ülkemizde özellikle bulgurda
görülen aflotoksin dir. Bu toksin mısır, yer
fıstığı ve diğer yağlı tohumlarda da nemli
ortamda üremektedir. Tahılların yıkanması,
havalandırılması, güneşletilmesi bir dereceye
kadar toksini azaltmaktadır. İnsanlarda
aflotoksinin en çok özefagus ve karaciğer
kanserine neden olduğu bilinmektedir.
d- Kızartma gibi pişirme yöntemlerinin etkisi:
Değişik pişirme yöntemleri yiyeceklerde bazı
kimyasal bileşikler oluşturmakta, bunlar da
organizmada zararlı etki yapabilmektedir.
Özellikle protein içeriği fazla olan besinleri
kızartma ve tütsüleme yöntemi ile pişirmeden
kaçınılmalıdır. Yiyecekleri E ve C
vitaminlerinin eklenmesi veya bu vitaminlerden
zengin besinlerin (sebzeler gibi) proteinden
zengin besinlerle (et gibi) ile beraber pişirmek
veya tüketmek kısmen de olsa organizmanın zarar
görmesini engellemektedir.
e- Tütün ve alkolün etkisi: Tütün çiğnemenin,
sigara içmenin ve tütün dumanına maruz kalmanın
ağız, yanak, diş eti, akciğer kanserinin
oluşumunu %20-30 oranında etkilediği
bilinmektedir. Alkol kullananlarda günlük diyet
ile alınan enerji azalırken, alkolden gelen
enerji artmakta , protein, karbonhidrat, posa ve
diğer besin öğelerinin alımı da buna bağlı
olarak düşmektedir. Alkolle beraber yeterli
miktarda meyve ve sebze tüketilmesi özellikle
sindirim sistemi kanserleri riskini
azaltmaktadır.
f- Aşırı veya yetersiz beslenmenin etkisi:
Yapılan araştırmalar, şişman bireylerin aynı yaş
ve cinsteki zayıf bireylere oranla daha fazla
kansere yakalanma şansı olduğunu göstermiştir.
Bir çok araştırmada alınan fazla enerjinin
kaynağı ne olursa olsun hastalık riskini
arttırdığı belirtilmektedir. Organizmadaki
vitamin yetersizliğinin deney hayvanlarında
kendiliğinden tümör oluşumunu arttırdığına ait
bir çok bulgu vardır. A vitamini yetersizliğinin
özafagus, idrar yolları, cilt, mide, naso-farenks,
akciğer kanser riski ni arttırdığı ileri
sürülmektedir. C vitamininin organizmanın doğal
direncine yardımcı olduğu bilinmektedir.
Yetersizliğinde özellikle mide, özafagus,
larinks ve serviks kanserleri oranı artmaktadır.
E vitamini de kanser de koruyucu rol oynar.
Mineraller de vitaminler gibi kanserden korunma
da önemli rol oynamaktadır. Ancak bazı
minerallerin aşırı miktarda tüketimi kanserin
oluşumunu arttırmaktadır.
HASTALIK RİSKİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN DİKKAT EDİLECEK
NOKTALAR
1- İdeal ağırlığı korumak bunun için günlük
enerji alımı ve harcamalarını dengelemek.
2- Total yağ alımını azaltmak, yağlı etleri,
kızartmaları diyette en az miktara indirmek.
3- Taze meyve ve sebzelerin tüketimini
arttırmak. Diyette, turunçgillerin ve
karnabahar, lahana, ıspanak, brüksel lahanası ve
brokoli gibi sebzelerin tüketimini arttırmak.
4- Kurubaklagil ve yağlı tohumlara da diyette
yer verilmesine dikkat etmek.
5- Sarımsak, soğan, nane, maydanoz gibi
sebzeleri yemek hazırlamada ihmal etmemek.
6- Alkol, sigara ve katkı maddelerinden
sakınmak.
7- Kompleks karbonhidratların alımını
arttırırken, rafine olanların miktarını
azaltmak.
8- Yiyeceklerin hazırlanmasında kızartmalardan
sakınmak.
9- Salamura, turşu gibi fazla tuzlu yiyecekleri
az miktarda tüketmek.
Kaynaklar:
1. Nutrition and Cancer, Ed. M. Winick, Inter
Science Pub. New York, Chichester, Brisbone,
Toronto, 2000.
2. Diyet el kitabı, Ayşe baysal ve ark.
Hatiboğlu yayınevi, Ankara, 2002.
3. Kanseri Tanıyalım, Ayşe Baysal ve Wayne Criss,
Hatiboğlu yayınevi, Ankara, 2002.
4. Eating hints for cancer patients before,
during & after treatment, National Institutes of
Helth National Cancer Institutes, 1999.
Sevgi Neylan Bakım
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi
Diyetisyeni
Ana sayfaya dön
|