Tümör Aşıları umutmu dur? Aldatmaca mı?
1966’ dan bu yana tıbbi kaynaklar tarandığında bu konuda 23
metaanaliz (genel derleyici çalışma) ve binlerce klinik çalışma
(insanlarda yapılan tıbbi deneyler) olduğunu görmekteyiz. Oysa
bugün sadece bir kanser aşısı onaylı olup (FDA onayı), binlerce
bilimsel çalışmanın sonucu günlük kullanıma dönüşmemiş
görünmektedir. Bunun sebebi nedir? Aşı tedavilerinin şu ana dek
çok sonuç verici olmadığını ancak halen ciddi bir ümidi içinde
barındırmakta olduğunu söyleyebiliriz
Tümör aşı çalışmalarının en başarılı örneklerinden birini lokal
bir aşı uygulaması sayılabilecek mesane içi BCG aşısı (verem
aşısı) oluşturur. Son yapılan bir derlemede mesane kanseri
hastalarında lokal cerrahi sonrası nüksü azalttığı açık olarak
görülmektedir (Han et al, Can intravesical BCG reduce recurrence
in patients with superficial bladder cancer? A metaanalysis of
randomised trials, Urology, 2006). Anlam olarak, şekildeki en
alt sıradaki dörtgenin orta çizginin soluna denk gelip onu
kesmemesi, bu tedavinin mesane içi hastalık nüksünü belirgin
azalttığını ortaya koymaktadır
Kanser engelleyici tümör aşıları düşünüldüğünde bu konudaki en
sıcak örnek medyada da geniş yer bulan serviks (rahim ağzı)
kanseri aşılarıdır. Bu kanser için risk faktörleri birden fazla
cinsel partner varlığı, cinsel ilişkiye başlama yaşının küçük
oluşu, ve cinsel hastalık geçirmiş olma durumu ile ilişkilidir (Castellague
et al, Worlwide human papilloma virus etiology of cervical
adenocarcinoma and its cofactors: implications for screening and
prevention. J of NCI, 2006). Serviks kanseri oluşumundan
papilloma virüsünün belli türleri (HPV 16 ve 18) genel olarak
sorumludur.
5 tane plasebo kontrollu çalışmada, papilloma virüsü aşılarının
bu virüs enfeksiyonunu %95-100 engellediğini görmekteyiz. Bu
etkin aşıların kullanınımı için Amerikada 3 tıbbi kuruluş
kızların 9 yaşından itibaren, serviks kanserinin engellenmesi
açısından, bu aşılarla aşılanmasını önermektedir. Serviks
kanserinin yaygın olmadığı toplumlarda ve düşük risk taşıyan
bireylerin bu aşılardan ne kadar fayda göreceği tartışmalıdır.
Benzer şekilde Hepatit B virüsüne karşı aşılanmanın da B tipi
hepatit gelişimini azaltarak karaciğer kanserlerini
engelleyebileceği kabul edilmektedir.
Tedavi edici kanser aşıları için ise melanomada (bir tür cilt
kanseri) ve böbrek tümörlerinde çalışmalar mevcuttur. Genel
olarak yanıtlar sınırlı olup %5 civarındadır.Tam yanıt çok daha
nadirdir ama mevcuttur. Kolon kanserleri için gene çok sayıda
ufak çalışma mevcuttur (Nagorsen et al, Clinical and
immunological responses to active specific cancer vaccines in
human colorectal cancer
Yumurtalık kanseri (over kanseri) için değişik tedavi edici aşı
stratejileri denenmekte fakat yeterli klinik yarar henüz
sağlanamamaktadır. Kullanılan değişik aşılar: NY-ESO-1: Kanser
testis Ag’ine karşı, Oregovomab: CA-125’e karşı, Anti-idiotip
aşılar ((abagovomab): imunojenisiteyi arttırır), GM2 aşısı
(antikor üretimini arttırır), Dendritik aşılar, Protein, DNA ,
lizat aşıları, Otolog, alojeneik hücre aşıları, Folat reseptör
hedefli aşılar olarak özetlenebilir (Sabbatini, Immunological
approaches to ovarian cancer treatment. JCO, 2007). Benzer
şekilde küçük hücreli akciğer kanseri için BEC-2 ve p53
dendritik hücre aşıları denemektedir, belirgin olarak yanıt
oldukça nadirdir. Lösemide (AML, kan kanseri) de değişik aşılar
denemektedir. Uzun dönem sonuçlar henüz mevcut değildir.
Bir başka savunma sistemini kuvvetlendiren tedavi türü adoptif
hücresel tedavilerdir. Bunda vücut bir antijenle uyarılmakta
(tümör hücresi gibi) ve oluşan bazı savunma hücreleri vücut
dışına alınarak çoğaltılmakta ve tekrar vücuda diğer ilaçlarla
birlikte geri verilmektedir.
Ancak genel olarak tüm savunma sistemi kaynaklı tedavilerin (aşı
ve adoptif hücresel tedaviler gibi) geliştirilmesi için daha
fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç olduğu açıktır.
Sonuç olarak tedavi edici kanser aşıları günümüzde kanser
tedavisinde çözüm bulmaktan uzaktır.
Doç.Dr.Hakan
Bozcuk
|